“Hayalet Ağlar Projesi” kapsamında Marmara Denizi’ndeki Prens Adaları’nda keşif dalışları ile saptanan hayalet Balık ağları özel dalışlarla çıkartılıyor. Çıkartılan balık ağları geri dönüştürülerek Arçelik ürünlerinde kullanılacak. Böylece hem hayalet balık ağlarının biyoçeşitliliğe etkisi azaltılacak hem de toplanan ağlar geri dönüştürülerek ekonomiye kazandırılacak.
class=”medyanet-inline-adv”>
Arçelik CEO’su Hakan Bulgurlu, “Plastik atıklardan mikrofiber parçacıklara ve müsilaja kadar bugün denizlerimiz için pek çok tehdit mevcut. Hayalet balık ağları da son yıllarda ekosistem için büyük bir tehlike arz etmeye başladı. Denizin altında yıllarca formunu koruyan hayalet ağlar, birçok canlının ölümüne yol açarken ekosistemi tehdit eden türlerin ortaya çıkmasına ve su kalitesinin bozulmasına neden oluyor. Arçelik olarak, doğaya ve sürdürülebilirliğe olan bağlılığımız doğrultusunda Ar-Ge ekiplerimizin geliştirdiği teknolojilerle 2021 yılında 9 ton geri dönüştürülmüş balık ağını ürünlerimizde kullandık. Hayalet Ağlar Projesi kapsamında da bu balık ağlarını geri dönüştürüp ürünlerimizde kullanarak ekonomiye kazandırmayı ve sürdürülebilir bir geleceğin inşasına katkı sağlamayı hedefliyoruz. WWF dünya çapında hayalet balık ağlarının toplanmasına yönelik çalışmalar yürütüyor; Deniz Yaşamını Koruma Derneği’nin ise ekosistemin korunmasına yönelik kapsamlı çalışmaları var. Bu alanda uzmanlaşmış iki kıymetli ortakla böyle bir inisiyatifi üstlenmiş olmaktan büyük mutluluk ve gurur duyuyoruz” dedi.
class=”medyanet-inline-adv”>
WWF-Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli ise konuyla ilgili olarak şunları söyledi:
“Bilimsel araştırmalara göre okyanuslardaki atıkların yaklaşık %10’unu oluşturan hayalet ağlar denizlerimizdeki plastik atıkların en ölümcülü. Her yıl 500 bin ila 1 milyon ton balıkçılık malzemesi okyanuslarımıza bırakılıyor. Plastik kullanımının doğaya verdiği zararı eskisine kıyasla daha iyi biliyor olsak da gözden uzak hayalet ağların etkilerini anlamak biraz daha zor. Bırakıldıkları yerlerde senelerce tür ayırt etmeden avlanmaya devam eden hayalet ağlardan; köpekbalıkları, deniz memelileri, deniz kuşları ve deniz kaplumbağaları da etkileniyor. Hayalet ağlar üzerlerini örttükleri resiflerde yaşayan deniz tabanı canlılarının ışık, besin ve oksijen alımını engelleyerek onları adeta boğuyorlar ve önemli denizel yaşam alanlarını tahrip ediyorlar. Kolayca bozulmayan malzemelerden üretilen ağlar suda ufalanmaları halinde ise mikroplastik olarak doğayı kirletmeye devam ediyor. WWF tüm dünyada denizel plastik atık oluşumunun engellenmesi için kampanyalar yürütüyor ve hayalet ağların zararlarını kamuoyuna daha iyi anlatmak için farkındalık çalışmaları yapıyor.”
class=”medyanet-inline-adv”>
Deniz Yaşamını Koruma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Volkan Narcı proje ile ilgili olarak şunları söyledi;
“Son yıllarda Marmara Denizi’nin zengin biyoçeşitliliğinin korunması ve sürdürülebilir olması için oldukça kapsamlı çalışmalar yapıyoruz. Bugüne kadar 32.000 m2 hayalet ağı deniz dibinden temizledik. Türkiye’de bu konuda uzun yıllardır ve sürekliliği sağlayarak çalışmalarımızı ulusal ve uluslararası arenada yürütüyoruz. Denizin bazen 30 metre bazen daha derinlerinde bulunan bu ağlara örneğin karabatak gibi kuşlar, kabuklular ve hayalet ağlara takılan türlerle beslenmeye gelen deniz canlıları yakalanıp ölüyorlar. Biz bunları temizlemezsek belki 50 belki de 100 yıl deniz dibinde kalarak milyonlarca deniz canlısının ölümüne neden olacaklar. Bu çalışmalar son derece riskli ve hassasiyetle yürütülen çalışmalar. Bu nedenle birlikte güçlerimizi birleştirmemiz çok değerli.”
class=”medyanet-inline-adv”>
Hayalet Ağlar Projesi kapsamında denizden hayalet ağ çıkartılması yanında, farkındalığın artırılması ve sürdürülebilir bir izleme mekanizması oluşturulması için balıkçılarla çalıştay gerçekleştirilmesi planlanıyor. İlgili kurum ve yerel yönetimlerle iş birliğiyle, balıkçıların ağ kaybettiklerinde bilgilendirebilecekleri yerel haberleşme mekanizmasının kurulması koordine edilecek. Ayrıca akademisyenlerin katkısı ile projenin çevresel ve sudaki yaşama etkisi, akademik bir araştırma ile tespit edilerek somut verilerle raporlaştırılacak.