Aliağa’da yaşayan fabrika işçisi Özhan Gece (42) ile evli olan, Enes (17) ve 8 aylık Ali Rıza’nın annesi Tülin Gece’nin 7 yıl önce sağ memesinde kitle tespit edildi. 1 ay içinde geçirdiği 2 ameliyatta kitlesi ve lenfleri temizlenen Gece’nin 3’üncü ameliyatta memesi alındı. Bir süre sonra hamile kalan ve sürpriz hamileliğinin 7’nci ayında şiddetli baş ağrısı başlayan Gece, 35’inci haftada sezaryen doğum yaptı. 2 kilo 750 gram ağırlığındaki Ali Rıza’yı dünyaya getiren Gece, 27 Şubat’ta beyin ameliyatına alındı. Ameliyattan sonra tıbbi onkolog Prof. Dr. Bülent Karabulut’a yönlendirilen Gece, moleküler testlerin ardından akıllı ilaçlardan faydalanmaya başladı. Beyin metastazlarına bağlı yaygın ödemi olan, yürüyemeyen, gözleri görmemeye başlayan, tekerlekli sandalyeye bağımlı olan Gece, akıllı ilaçlar sayesinde yaklaşık 8 aylık sürede desteksiz tüm hayatını sürdürebilir hale geldi.
Bir memesinin alındığı kanser tedavisinden 7 yıl sonra bütün vücudunda yaygın metastaz saptandığını ve kemoterapi alamayacak kadar kötü durumda olduğunu anlatan Tülin Gece, hayatının akıllı ilaç sayesinde aydınlandığını söyledi. Gece, “21 günde bir kemoterapi alıyordum. Kemoterapi aldığım zamanlarda çok zorlandım. 1 hafta iyi oluyordum ama sonra hep yatıyordum ama akıllı ilacı günde bir kez aldım ve damar yolu bulmak çok zor olduğu için bu tedavi bana çok iyi geldi” diye konuştu.
İlacının Sağlık Bakanlığı tarafından karşılandığını kaydeden Gece, ilaca rahatlıkla ulaşabildiğini söyleyerek “Umutsuzluğa kapıldığım çok oldu. Bebeğimi kucağıma alamayacağım, diye korktum. 17 yaşında bir oğlum var ama küçüğün bana çok ihtiyacı vardı. Önce Allah’a sonra doktorlarıma güveniyorum” dedi.
‘SEDYEYLE GELDİ, SAĞLIKLI BİR KADIN OLDU’
Yatağa mahkum olan iki çocuk annesi hastası Tülin Gece’nin yaygın ağrılara sahip ve organ fonksiyonlarında ciddi sorunları olan bir hasta olarak kendilerine başvurduğunu belirten Prof. Dr. Karabulut, kemoterapiyle başlamak yerine moleküler testlerin sonucunu beklediklerini dile getirerek, şunları kaydetti:
“Sedye ile yaşamını idame ettiriyordu. Son derece morali bozuktu. Kemoterapi bizim için hala önemli bir silah ama her hasta için değil. Kemoterapi yan etki açısından sorunları olan bir tedavidir. Moleküler onkolojik testler ile akıllı ilaçlar birçok hastalık grubu için var. Moleküler testlerde BRCA-2 mutasyonu saptadık. Dünyada bu tür mutasyonu olan hastalarda akıllı ilaçlar çok başarılı sonuç veriyor. Hem yan etkileri çok az hem etkisi kemoterapiye göre 3 kat daha fazla, hem de kalıcı ve uzun süreli iyileşme sağlıyor. Hastamıza sadece günde 1 hap ve kemikleri güçlendirmek için ayda 1 iğneye başladık. Yaşam konforunu bozmayacak iki ilaçla en son çektirdiğimiz tomografide çok küçük birkaç nokta dışında beyin de dahil olmak üzere vücudundaki bütün tümörlerin kaybolduğunu gördük. Beyin metastazlarıyla mücadele ederken yoğun kortizon aldı. Ona bağlı kas gücünde kayıplar oldu ama bunlardan da arınıyor. Günlük hayatını tamamen normal götürebilecek durumda. Bizim açımızdan tam sağlıklı bir kadın.”
‘AKILLI İLAÇLARIN İVEDİLİKLE GERİ ÖDEMEYE GİRMESİ LAZIM’
Akıllı ilaçların Türkiye’de ruhsatlandırıldığını ama her hasta için geri ödeme kapsamına alınmadığını söyleyen Karabulut, yüksek maliyet nedeniyle her hastanın bu ilaçlara kolaylıkla ulaşamadığını belirtip, “Dünyadaki tüm geri ödeme kurumlarıyla kıyaslarsak birçok alanda Türkiye önde diyebilirim. Koşulsuz geri ödeme konusunda Türkiye iyi bir ülke ama geride kaldığımız, immünoterapi ve akıllı ilaçlar gibi bazı alanlar var. Ruhsatlandırmalar daha hızlı olabiliyor ama bakanlığın onayları SGK’da ret görebiliyor. Pahalı ilaçlar olduğu için ulaşabilen hastalar da ulaşamayanlar da oluyor. Tülin bu konuda bir mesaj da olabilir. Bu tür yararlanımı çok yüksek olan ilaçların ivedilikle geri ödemeye girmesi lazım. Bir sosyal güvenlik sistemi dünyanın hiçbir yerinde koşulsuz her şeyi öder, diye bir kavram yok ama bu tür ilaçlarda geri ödemeyi uluslararası literatüre uygun şekilde düzenlemek gerekir. Yasal düzenlemelerle bunun giderilmesi gerekir” diye konuştu.